Hedefin cennet olduğu halde ALLAh'ın bereketi ile yürü.ALLAH (c.c) sana bu yolda hidayet ettiğinde,gece yarısındaki gıyabi duanda beni unutma, umulurki ALLAH (c.c) yaptığın bu dua sayesinde bana rahmet eder. ALLAH'ın selam, rahmet ve bereketi üzerinize olsun...


   
 
  Şehid Bilal
20 Ekim 2006
Bilal... O?nu kardeşleri böyle adlandırmıştı. O da ismini aldığı o mazlum sahabe gibi esaretten hürriyete, kölelikten ebedi mutluluklar diyarına yol almayı başardı.

Doğup büyüdüğü coğrafyanın zayıf bırakılmış, mazlum insanlarının yanından ayrılarak İstanbul'a göç etti. İstanbul'da girdiği üniversite imtihanında, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandı. Ama hiç bir zaman bu okulda okumayı içine sindiremedi. O kendine Rabbi?nin rızasını gaye edinmişti. Onun işi salih ameller peşinde koşmaktı. Bilal tüm yaşamını cennet için azık peşinde koşmaya adamıştı.

İlk önce 1995 yılında 21 yaşındayken, Müslümanların batı cephesi olan Bosnalı kardeşlerinin yardımına koştu. Orada 5 ay kadar kaldı. 1995 yılının sonunda savaşın barış antlaşmasıyla son buluşundan sonra Türkiye'ye geri döndü. Kısa bir süre sonra Hinduların esareti altındaki Keşmirli kardeşlerinin yanına gitti. Orada da bir müddet Allah yolunda çalıştı. Bir çatışma sırasında cihada beraber gittikleri Osman Öztürk isimli kardeşi şehid oldu, kendisi de yaralandı ve Türkiye'ye tekrar geri döndü. Fakat Kafkasya'da Şeyh Şamil'in torunlarından bir avuç yiğidin, dünyanın en güçlü ordularına karşı verdikleri destansı mücadeleye icabet etmek için tekrar yollara düştü.

Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "İnsanların en hayırlısı atının dizginine sıkıca tutunup nerede bir feryad, bir tehlike sesi duysa atını oraya süren kişidir."

Çeçen kardeşlerinin yanına daha önce gittiği yerlerden farklı olarak epey tecrübe kazanarak gelmişti. Yüzyılımızın Halid bin Velid'i, Seyfülislam (İslam?ın Kılıcı) Emir Hattab'ın grubunda, bölgelerden birinin komutanı olmuştu. Birinci Çeçen cihadı 1996 yılında bitti. Ama o bu bereketli cihad topraklarını terketmek istemedi.

1999'un başında birinci Çeçen Cihadında tanışmış olduğu bir şehid arkadaşının kız kardeşi ile evlendi. Bir sene sonra ismini Musab koyduğu bir oğlu oldu. Musab için; "O benim reyhanım" derdi. Ona karşı çok düşkündü. Eşine bıraktığı son vasiyetinde; "Sizleri çok seviyorum.Siz benim dünya ahiret sevdiklerimdensiniz. Ama ben cihadı, Allah yolundaki mücadeleyi, Rabbimin Firdevs Cennetlerini daha çok seviyorum. Şimdi ben sizleri Allah için terk ediyorum. Ama şunu bilin ki, Firdevs Cennetinde sizi bekleyeceğim." demişti.

6 Ağustos 1999'da başlayan ikinci Çeçen Cihadında da Bilal, bir mücahid bir komutan olarak görülmemiş kahramanlıklara imza attı. Allah onun eliyle birçok düşmanına azap etti ve cehennemlere sürdü. Bu savaşlar sırasında defalarca yaralandı. 1. Dağıstan operasyonları sırasında, karnına isabet eden bir kurşunla midesinden ağır yaralandı. Bundan 4 ay sonra sağ yanağına isabet eden bir mermiyle de çene kemiği ve dişleri dağıldı.En son ise, bir mayına basarak sol ayağını kendinden önce cennete gönderdi.

Allah Resulü buyuruyor ki; "Allah kıyamet günü şehidi vurulduğu ilk günkü yarasıyla, rengi kan rengi, kokusu misk kokusu olduğu halde diriltecektir."

Bu ağır yaradan sonra Bilal, tedavisi için tekrar Türkiye'ye döndü. 3?4 ay Türkiye'de kaldı ve bu süre içinde kopan sol ayağı yerine protez takıldı. Oğlunu, gönlünün reyhanını, Musab'ını kokladı, öptü. Ona doyamadan cennet kokan o şehitler diyarına tekrar geri döndü. Bu dönüşünde yanında yeni tanıştığı, ahlakından ve imanından etkilendiği Konyalı Mücahid Şener'i de götürdü.O öyle bir gençti ki yaşı henüz 19'du ama o kendisini Allah yolunda cihada adamıştı. Yüzü ayın ondördü gibi nurluydu, ama O gençliğini Rabbine adanmış izzetli bir yaşam için harcamıştı.

Bilal'in ve Mücahid'in şehadetlerine tanık olan bir arkadaşları anlatıyor:

?Gün kadir gecesinin sabahı (2003'ün Ramazan ayının), saat 8:30 sıralarıydı. Sığınak içinde kimimiz Kur'an okuyor, ibadetle meşgul oluyor. Kimimiz de günlük işleriyle uğraşıyordu. Emirimiz Bilal ayağını çıkarmış, istirahat ediyordu. Aniden kapıdaki nöbetçi içeri girip, Rusların etrafımızı sardığını ve saldırıya geçmek üzere olduklarını söyledi. Başta emirimiz Bilal olmak üzere hemen hazırlandık. Emirimiz en önde yavaş yavaş dışarıya çıkmaya başladık. Fakat Ruslar saldırıya başlamışlardı. Bilal sığınaktan çıkar çıkmaz, vurularak şehid düştü... O ve diğer kardeşler kadir gecesi sabahı şehid düştüler.?


Ensar Çalışkan
(Şehidimiz Bilal'in aziz hatırasına)

Her karış toprağı şehid kokan Grozni dağları hüzün kaplıydı o gün
Sabah namazından sonra kuşlar ötmüyordu sık ormanlarda bulunan ağaçlarda
Gökyüzü daha bir kararmıştı
Sanki melekler bir merasime hazırlanıyordu şafakla birlikte
Çakallar dolaşıyordu sinsice dere kenarlarında
Ve 13 yiğit dua ediyordu rabbine seher vaktinde
Allahumme-ruzukni şehade.
Ve bir kurşun sesi geldi sessizliği delice yararak
Yürekleri dağladı ta uzaklardan...
Bütün orman irkildi silah sesleriyle
Bütün arş sallandı tekbir ve tevhid ile
Vuslata açıldı Çeçenya' da kapılar

Önce Bilal düştü toprağa alnında sıcak kanlarla
Dilinde hiç düşürmediği zikri ile ...
Yüzünde nurlu bir tebessüm
Çeçenya dağlarında REYHAN kokusu vardı o düştüğünde
Sonra sırasıyla on üç yiğit
Birer birer geçtiler ölümsüzlük kapısından
 
Namaz Vakitleri
 
Veda Hutbesi
 
VEDA HUTBESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIM

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.


İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.


ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!


İNSANLAR!

Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!

Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.


MÜ'MİNLER!

Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.


İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.


İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.


İNSANLAR!

Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!

 


Image and video hosting by TinyPic

Pagerank Günde 5000 hit http://seyfulcihad.tr.gg/ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol