İslam Dünyası Filistin İçin Kıyamda
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...
İzzetli olan fakat vehme düşmesiyle zayıf düşmüş bulunan İslam Ümmetine selam olsun. Allah'ın vasat kılıp diğer ümmetlere de şahit kılacağı değerli ümmetim Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.
Yazım; soyu alemlerin Rabbi tarafından lanetli, eli kanlı yahudilerin, suçları(!) Allah'a Aziz ve Hamid olarak inandıkları için Filistinde ki kardeşlerimize yaşattığı zulme karşı yürüyüşler düzenleyip destek toplantıları yapan değerli Müslümanlara bir çağrıdır.
Bugün, "Filistinde yapılanlar" diye başlayıp İslam coğrafyasının neredeyse tamamını anarak bitirebileceğimiz bir alanda yapılan savaşlar ve katliamlar sadece ve sadece "MÜSLÜMAN" ismimiz sebebi ile başımıza gelmektedir. Bu daha önce iman eden herkesin başına geldi. Bu daha önce Uhdud ashabının başına geldi. Belki de bütün Nebilerin ve Rasullerin başına istisnasız benzer şeyler geldi. Bu anlamda öncelikli olarak hatırlamamız gereken bir ayet vardır;
"İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?" Ankebut Suresi 1. Ayet
Bu hatırlatmadan sonra inancımızı imtihan üzerinde yoğunlaştırılmalı ve tabiri caizse öğretilen doğru cevabı vermeliyiz. Yani bir nevi tam not almak için çabalamalıyız. Öyle ki bu çabanın sonunda Allah'ın cennet ikramı var. Ya da göstereceğimiz yılgınlık ve gaflette cehennem azabı. Bu anlamda çalışmalıyız öğretildiği gibi dersimize. Öyle ya Rabbimiz bize evvelkilerin hallerini Kerim kitabına bir kaç hikaye sığdırayım diye değil bizzat Rasul olarak seçtiği Muhammed'in (a.s.) kalbini yatıştırmak ve bizlere bir öğüt ve ibret olacak şekilde anlatmıştır.
"Peygamberlere ait haberlerden kalbini yatıştıracak olanlardan her türlüsünü sana kıssa olarak anlatıyoruz. Bunda da sana bir hakikat, müminlere de bir öğüt ve ibret gelmiştir." Hud Suresi 120. Ayet
Haber verilen imtihan sonucunda başa gelecekler ve bunların def edilmesinde ki yüntemler daha evvelkiler üzerine işlemiş olan Allah'ın sünnetidir. Rabbimiz bizlere Firavunu anlatırken, saltanatının büyüklüğü ve Rasule asiliğini ortaya koyuyor. Bununla birlikte Musa'yı (a.s) ve kavmini nasıl küçük gördüğünü ve sonunda ne hale geldiğini anlatıyordu. Kuranda kıssası anlatılanların hepsi, bütün kavimler hakkında aynı kanun işliyordu. İmtihanı haber veren Rabbimiz aynı şekilde akibeti haber verip yatıştırıyordu kalpleri...
Sahabe topluluğu Ahzab günü "Bu Allah'ın ve Rasulunun bize vaad ettiğidir. Allah ve Rasulu doğru söyledi" dediler ve bu onların imanını ve teslimiyyetini arttırdı. Acaba o müthiş kalabalıkta ne gördüler. Halbuki hepsi kılıçlarını kendilerini öldürmekten başka bir şey için bilememişti. Onlara ölüm sunuyorlardı. Bu grup onları katletmekten başka bir şeyi arzu etmiyorlardı. Ne gördülerde imanı arttı. Onlar Alemlerin Rabbinin bahsettiği tabloyu gördüler. İmtihan olunacaklarını ve bu imtihanın kolay olduğunu anladılar. Çünkü karşı tarafta Alemlerin Rabbinin tanıttığı kafir grup vardı. O halde Allah azze ve celle kendi taraflarında idi. Bu bahsedilen İman-Küfür savaşı idi. Galibi belli olan bir savaş idi. Galip geleceklerdi çünkü Allah'ın tarafında idiler. Galib geleceklerdi çünkü anlatılan hiç bir kıssada Allah mağlup değildi. İşte burada yapmaları gerekli olan tek şeyi yaptılar. Allah ne emretti ise -zamanı, mekanı, gücü kuvveti hesab etmeksizin- yaptılar. Güçleri neye yetiyorsa.. Çünkü biliyorlardı ki başlarına her ne gelirse gelsin zarar edecek olanlar imanında yalancı olanlardan başkası değildi. Bu da emredileni yapmayıp kaçınmaktan ileri geliyordu.
"Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır." Ankebut Suresi 3.Ayet
O halde sevgili kardeşlerim bizlerden evvelkilerin başlarına geldiğinde yaptıklarını yapalım. Başımıza gelen musibete Rasul ne reçete yazdı ise onu uygulayalım. Düşmana darbelerimizi arttıralım. Darbe vuranlara yardım edelim. Onları kuvvetle destekleyelim. Ta ki Allah'ın emirlerine uymuş olalım da sonrasında hayırlı akibeti bizde görebilelim.
Bilinmeli ki hiç bir savaş kayıpsız olmaz. Bu savaşa sebep olan Bizim İSLAMIMIZ olduğuna göre ve de İSLAM'DAN vazgeçemeyeceğimize göre ne emredildi ise onu yapalım. Bu hususta gevşeklik göstermiyelim.
"Nice peygamberler vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostları çarpıştılar; Allah yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever." Ali İmran 146
Allay yolunda cihadı şiar eden kardeşlerimize yerlerin göklerin övüneceği bir ordu kurmaları için destek verelim. Canımızla malımızla destek olalım. Sohbetlerimize onların başarılarını konu edinelim. Ta ki kaplerimiz zafer müjdeleri ile yatışsın. Bulunduğumuz bölgelerde bu canileri nasıl rahatsız edebiliyorsak öyle rahatsız edelim. Gerekirse elçiliklerinin önünde sabahlayalım. Hiç bir şey yapamazsak yüzlerine ayakkabı, yumurta atalım. Ta ki onlara olan kinimizin bir kısmını gösterelim. Afganistan'da Çeçenistan'da Irak'ta ve diğer beldelerinde Kudüse yol hazırlayan kardeşlere kuvvetle destek olalım. Yaşanılan kukla memleketlerde ki kukla başkanların hükümetlerini devirelim. Ne yaparsak yapalım. Onlara olan buğzu ve kini yüzlerine haykıralım.
Bunları yapmak için ikinci, üçüncü, dördüncü katliamı beklemeyelim. Başımıza bela geldiğinde yeni intifadalar başlatmak yerine hiç dinmeyecek bir sesle dünyaya iman mücadelemizi haykıralım ve devamlı bir mücadele içinde olalım. Bugün caddelerde başlattığımız ayaklanmayı yarın savaş meydanlarına taşıyalım.
Ve yine diyorum ki; Ne Yaparsak Yapalım. Onlar Nasıl Ara vermeden saldırıyorlarsa ara vermeden saldıralım.
Yaşanan bu katliamlara karşı duruşumuz mesai gibi addedilirse yarın başka katliamlarda buluşmak üzere... Yok eğer haber verilen o izzet dolu akibet için ise DURMADAN YILMADAN KIYAMA DEVAM...
|