Hedefin cennet olduğu halde ALLAh'ın bereketi ile yürü.ALLAH (c.c) sana bu yolda hidayet ettiğinde,gece yarısındaki gıyabi duanda beni unutma, umulurki ALLAH (c.c) yaptığın bu dua sayesinde bana rahmet eder. ALLAH'ın selam, rahmet ve bereketi üzerinize olsun...


   
 
  Oy kullanmanın hükmü

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİMHamd alemlerin Rabb’ı olan Allah’a mahsustur.Salat ve selam onun nebisine ali beytine ve tüm hidayete tabi olanların üzerine olsun..

Bilindiği gibi oy kullanma meselesi asrımızın tartışmalı meselelerindendir.[1]Bir grup Müslüman tevhide aykırıdır diye konuyu baştan reddetmiş,başka bir grup insanda özellikle maslahat ismi altında oy kullanılabileceği görüşünü benimsemişlerdir. Bazı kardeşlerim benden kuran ve sünnet ışığında bu konu hakkında bir yazı yazmamı talep ettiler.Bende yüce Allah’tan yardım talep ederek diyorum ki;

 

Genelde insanlar bu meseleye yaklaşırken falan hoca cevaz verdi,falan hoca asla olmaz dedi,bir başkası kullanmayız kullanana da bir şey demeyiz gibi düşüncelerle yaklaşmışlardır..Oysa Allah cc kendini islama nispet edip,iman ettiklerini iddia eden insanlara tartışmalı meselelerde nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini kuranda belirtmiştir..

 

‘’Allah’a resulüne ve sizden olan ululemre itaat ediniz.Eğer bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz,Allah’a ve ahret gününe inanıyorsanız işi Allah’a ve resulüne götürün’’[2] buyurmuştur.

‘’Senin Rabbine andolsunki onlar aralarında çıkan çekişmelerde seni hakem tayin edip,verdiğin hükme hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar’’[3]buyurmuştur..

 

İşte bu ve benzeri ayeti kerimeler,mümin olduğunu idda eden insanların,anlaşamadıkları meselelerde izlemeleri gereken yolu beyan etmektedir.ayetler dikkatle incelendiğinde ilk ayette yüce Allah,Allah’a ve ahret gününe iman ettiklerini pratik olarak göstermek isteyen insanların,çekişmeli mevzularda meseleyi Allah’a ve resulüne getirmelerini istemekte,ikinci ayette ise çıkan hükme rıza göstermeyecek olanların,veya çıkan hükümden rahatsız olacakların,veya teslim olamayacakların asla ve asla iman edemeyeceklerini belirtmektedir..

Bizde bu ayetlerden yola çıkarak kuran,sünnet ve peygamber(s.a.v) fiili yaşantısından oy kullanan bir insanın nasıl bir suç işlediğini anlatmaya çalışacağız..

 

OY KULLANAN BİR SEÇMENİN MUHALEFET ETTİĞİ ŞER’İ NOKTALAR.

 

1-)OY KULLANMAK YÜCE ALLAHA AİT OLAN BİR VASFIN ONDAN BAŞKASINA VERİLMESİDİR.

 

.Yüce Allah Yusuf süresi 40.ayeti kerimede;‘’HÜKÜM SADECE VE SADECE ALLAHINDIR’’diyerek hüküm ve hükmetme yetkisinin sadece ona ait bir özellik olduğunu işte böyle tekidle vurgular.

 

Şimdi şöyle bir düşünelim seçmen oy verdiği parti veya vekillere nasıl bir yetki veriyor?

 

Oy verilerek başa getirilen parti veya vekiller artık o ülkede kanun yapma,ülkeyi yönetme hakkına sahiptirler.hatta bu partilere yöneten egemen olan güç manasında İKTİDAR PARTİ denir.O zaman yüce Allah’a ait olan bu özellik artık oy vesilesiyle başka bir varlığa verilmiştir.

 

Adamın biri dese ki; ben her şeyi her anda her yerde görme vasfına sahibim,veya dese ben mutlak olarak gayb ilmini bilirim.Biz hiç çekinip tereddüt etmeden bu adama müşrik deriz.Çünkü bu adam yüce Allah’a ait olan bir sıfatı, kendi nefsine vermiştir.Veya Mekkeli müşrikleri düşünelim.Bu insanlar Allah cc yaratıcı olduğunu, rızk verdiğini,kabul ediyorlardı.[4]peki neden Allah cc bu insanlara müşrik demişti?Çünkü bu insanlar Allah’a ait olan fayda ve zarar verme,ona dua edip ondan isteme vs. vasıfları, Salih insanların heykeli dedikleri taş parçalarına vermişlerdi.[5]

 

Aynı şekilde ne isim adı altında olursa olsun, bugün Allah’ın yönetme ve hükmetme yetkisini Allah’ın dışındaki varlıklara veren insanlarda şirke düşmüşlerdir.Ki yüce Allah bunu daha net bir şekilde şöyle beyan eder;’

O ALLAH HÜKMÜNDE HİÇ KİMSEYİ KENDİNE ORTAK KOŞMAZ’’[6].

 

‘’YOKSA ALLAH’IN İZİN VERMEDİĞİ KONULARDA ONLARA KANUNLAR YAPAN ORTAKLARIMI VARDIR’’[7]

 

İşte oy kullanarak Allah’ın izin vermediği konularda kanun yapanlara bu fırsatı veren seçmen, ayetin nassıyla Allah’ın dışında ortaklar edinmiştir..[8]

 

‘’SİZEDE ALLAHIN DIŞINDA İBADET ETTİKLERİNİZE DE YAZIKLAR OLSUN.AKLETMEZMİSİNİZ???[9]..

 

 

2-)OY KULLANMAK YÜCE ALLAHIN DIŞINDA RAB EDİNMEKTİR.

 

Medaricu-s salikin kitabında ibni kayyım rububiyet tevhidini açıklarken;’’RUBUBİYET YARATMA VE HÜKMETMENİN SADECE ALLAHA MAHSUS OLUŞUDUR’’diye tanımlamıştır.yani bir insan yaratma ve hükmetme yetkisini kime ait kılıyorsa onun rabbı odur..yine kuranı kerimde naziat süresinde firavunun şu sözüne dikkat edelim.’’sizin yüce olan rabbiniz benim’’..müfessirlerden  Fahreddin er-Razı  bu sözü şöyle açıklar;’’kimsenin benim halkım üzerinde benden başka emir ve yasak koyma yetkisi yoktur.

 

Peki şöyle bir soru soralım?

 

Acaba bugün yönetme yetkisini oy kullanarak, yüce Allah’tan başkalarına veren insanlar,bu yetkiyi verdikleri varlıkları rab edinmişler midir?

 

Cevabı yine kuran ve onu tefsir eden peygamberimizden alalım…tövbe süresi 31. ayette;

 

’ONLAR PAPAZLARINI VE RAHİPLERİNİ ALLLAHIN DIŞINDA RABLER EDİNDİLER’’

 

Peygamberimiz (s.a.v.) bu ayeti şöyle tefsir etmişlerdir.’’onlar Allah’ın helal kıldıklarını haram,haram kıldıklarını da helal kıldılar’’[10]

 

İşte yüce Allah’ın emretme ve yasaklama,helal ve haram kılma yetkisini din adamlarına veren insanlara, yüce Allah ‘’onları rabler edindiler’’diye yaklaşıyor..bugün bu yetkiyi ve allahın helal ve haramlarını değiştirme yetkisini meclise girecek olan partilere, oy vererek veren insan da ayetin nassıyla onları Allah’ın dışında rabler edinmiştir…

 

‘’SİZEDE ALLAHIN DIŞINDA İBADET ETTİKLERİNİZE DE YAZIKLAR OLSUN.AKLETMEZMİSİNİZ???[11]..

 

 

3-)OY KULLANMAK ALLAHIN DIŞINDA İLAH EDİNMEKTİR

 

İLAH  kelimesi için kamuslarda bir çok mana zikredilmiştir.Biz bu kelimenin manasını anlamak istiyorsak kurana baş vuralım.

 

‘’firavun-ey ileri gelenler-sizin için benden başka bir ilah tanımıyorum dedi’’[12]

 

Acaba firavun ilahlıktan neyi kastediyordu..Firavun ben sizin ilahınızım derken: Ben sizin yaratıcınızım,rızk vereninizim demiyor,bilakis ben sizin yöneticiniz,kanun yapanınızım demek istiyordu..Firavunun kastının bu olduğunu razi tefsirinde,alusi ruhul meani de ve mevdudi gibi alimler belirtmişlerdir..[13]

 

Aynı sekilde İLAH kavramını anlamak için Mekke toplumuna gitmemiz yeterlidir.Çünkü Allah ve resulü bu toplumdan ısrarla lailaheillallah  demelerini istemiştir..acaba neden bu insanlardan özellikle ‘’Allah’tan başka ilah yoktur’’ sözü istenmiştir de,’’Allah’tan başka rab yoktur’’ veya ‘’Allah’tan başka rızık veren yoktur’’gibi yine Allah’a ait olan sıfatları içeren sözler istenmemiştir?

 

Bunu anlamak için Mekke toplumunun içinde bulunduğu şirk çeşidini anlarsak, ilah kavramının manası kendiliğinden açığa çıkacaktır..Mekke toplumunda başlıca iki şirk çeşidi vardı.Varolan diğer şirkler ya bu iki çeşidin kısımlarından veya bu iki kısmın sonuçları mahiyetindeydi.

 

a-dua,adak,secde, vb ibadetlerin aracı olduklarına inanılan bir takım varlıklara yapılması

b-hayat nizamını,Allah ve onun şeriatı değil,o günün parlamentosu olan darunnedvede bir takım kabile reislerinin belirlemesiydi..

 

İşte böylesi bir ortamda yüce Allah o kavimden tek ilah olarak onu benimsemelerini istemişti..yani tüm ibadetlerini ona yapacak,ve yönetme yetkisini var olan parlamentoda ki kabile reislerine değil ,yüce Allah’a vereceklerdi..

 

Acaba o günün insanları bu yetkiyi kabile reislerine tanıyınca, kendilerinden kelime-i tevhit istendiyse,bugün bu yetkiyi modern kabile reisi olan parti ve milletvekillerine,oy aracılığıyla veren insanlara,yeniden din gelse hangi kelime istenirdi?????

 

‘’SİZEDE ALLAHIN DIŞINDA İBADET ETTİKLERİNİZE DE YAZIKLAR OLSUN.AKLETMEZMİSİNİZ???[14]..

 

 

4-)OY KULLANMAK DİNE GİRİŞİN İLK ŞARTI OLAN ‘’TAĞUTU RED ETMEK’’ İLKESİNE AYKIRIDIR

 

Yüce Allah ayeti kerimede ‘’Kim tağutu inkar eder.Allah’a da iman ederse muhakkak ki kopmayacak olan sapasağlam kulpa yapışmıştır’’[15]buyurmuştur.tağutu inkar edenlerin yapışacağı sapasağlam kulp tefsirlerde;’’kelime-i tevhit’’,’’iman’’,’’islam’’vb şekillerde tefsir edilmiştir.ama hepsinin ortak noktası dindir.yani ayeti kerime bir insanın dine veya kelime-i tevhide girebilmesi için iki şart koşmuştur.’’TAGUTU İNKAR’’ve ‘’ALLAH’A İMAN’’..

 

Ayeti kerimede –men- şart edatı kullanılmıştır[16].Usul alimlerimiz şartı tanımlarken; Şart, kendisi olmadığı zaman şart koşulan hükmünde olmadığıdır.Bir örnekle açıklayalım;Abdest namazın şartlarındandır.Abdestsiz namaz kılan insanın namazı geçersizdir.Aynı şekil tağutu inkar dine girmenin ilk şartıdır.tağutu inkarsız bir din veya kelime-i tevhit geçersizdir.nasıl ki abdestsiz namaz kılan adam, ne kadar fazla kılarsa kılsın,ne kadar tadili erkana riayet ederek kılarsa kılsın, namazı geçersizse,tağutu inkar etmeyen bir adamında dini vecibeleri ne kadar yerine getirse de bu iddiası geçersizdir..

 

Aynı şekilde tağutu inkarın İslamdaki öneminden olsa gerektir ki,Allah kendine imandan önce tağutu inkarı zikretmiş,ve gödermiş olduğu tüm peygamberlerin ortak davetinin insanları tağutu inkara çağırmak olduğunu bildirmiştir..

 

‘’Muhakkak ki biz her kavimde insanları Allah’a ibadete ve tağuttan uzak durmaya çağıran bir peygamber gönderdik….’’[17]

 

Acaba bütün peygamberlerin ortak daveti olan ve dine girişin, kelime-i tevhidin ilk şartı olan,inkar edilmesi gereken, uzak durulması gereken bu tağut nedir??yine cevabı kuranı kerimin ilgili ayetlerinden bulalım.tefsir ehlince malumdur ki kuran önce kuranla tefsir edilir.çünkü yüce Allah’ın sözünden ne murat ettiğini en iyi ifade edecek olan,yine kendine ait olan kurandır..İçerisinde tağut kelimesinin geçtiği ayetlere bakılacak olursa tağutun manası ve özellikleri anlaşılacaktır..

 

‘’Allah, iman edenlerin dostudur.onları karanlıklardan aydınlıklara çıkarır.kafirlerin dostu ise tağuttur.onları aydınlıklardan karanlıklara çıkarır’’[18].

Bu ayetten anlaşılan insanları vahyin aydınlığından küfür, şirk ve zulmün karanlığına götüren her şey tağuttur.

 

‘’Sen,sana ve senden önce indirilenlere iman ettiklerini zannedenleri gördün mü?onlar tağuta muhakeme olmak isterler,oysa onlar onu inkar etmekle emrolunmuşlardı’’[19].

 Bu ayette de Allah ve şeriatının dışında insanların baş vurduğu her türlü mercinin, kanunun, şahsın tağut olduğu anlaşılıyor.

 

‘’İman edenler Allah yolunda,kafirler ise tağut yolunda savaşırlar’’[20]

Bu ayetten de Allah’ın ordularının dışında,onun yolunun dışında bir amaç için çarpışanların tağut oldukları ve ordularının da tağuti ordular olduğu anlaşılıyor.

Şimdi asıl meselemize geçelim.Acaba bügün seçmenlerin kendilerine oy verdiği parti ve vekiller tağutun sıfatlarını kendilerin de bulunduruyorlar mı??bunu yaparken de piyasada bilinen en iyi partileri düşünelim..

 

-İnsanları vahyin aydınlığı olan ‘’hüküm sadece ve  sadece Allah’ındır’’ düsturundan,demokrasinin karanlığı olan ‘’egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’’düsturuna çağırmıyorlar mı???

 

-Bunların iktidardayken yürürlükte tuttukları ve her geçen gün yenisini ekledikleri kanunlar,yüce Allah’ın şeriatının dışında olan tağuti kanunlar değil midir?  

 

-Yüce Allah’ın dinine açıktan düşmanlık yapan polis,asker vb kuruluşlar bunların elinde olan bakanlıklara bağlı kuruluşlar değil midir??,Uluslararası terör antlaşmaları adı altında dünya Müslümanları ile her türlü mücadeleyi verenler,ve bu antlaşmalar gereği İsrail,Amerika vb ülkelerle sıkı çalışma içerisinde olanlar bizzat bu şahıslar değil midir???

 

Bu içlerinde kendini İslam’a nispet eden ve en muhafazakar görünen-ama asılda en tehlikeli olan-partilerdir.oy verip başa getirilen insanlar görüldüğü üzere ya bizzat tağutlaşmakta veya başa geldikleri tağuti sistemin çarkında döndüklerinden dolaylı mecburen tağutlaştırılmaktadırlar.işte oy veren insan, dine girmenin ilk şartı olan tağutu inkar etmek bir yana,onlara  oy vererek onları desteklemektedir.

 

‘’SANA VE SENDEN ÖNCE İNDİRİLENLERE İMAN ETTİKLERİNİ ZAN EDENLERİ GÖRMEDİNMİ?ONLAR TAĞUTA MUHAKEME OLMAK İSTİYORLAR,OYSA ONLAR ONU İNKAR ETMEKLE EMROLUNMUŞLARDI’’

 

Allah bu ayetlerde münafıklardan bahsediyor-bazı tefsirlere göre-…onlara, inkar edin denilen tağuta başvurduklarından münafık damgası vurulmuştu..Acaba kendisine inkar et diye emredildiği halde,günümüz tağutlarına oy veren zavallılara kuran ayetleri inse ne derdi?

Veya konu başındaki örneğimizi tekrar hatırlayalım.Allah abdest namazın şartıdır diyor.adamın biride ben abdestsiz de namaz kılsam olur diyor…Allah tağutu inkar etmeden Müslüman olamazsın diyor.Adam ben tağutu inkar da etmem,oyumla destek de veririm Müslüman da olurum diyor..

 

‘’SİZEDE ALLAHIN DIŞINDA İBADET ETTİKLERİNİZE DE YAZIKLAR OLSUN.AKLETMEZMİSİNİZ???[21]..

 

5-)OY KULLANMAK RESULULLAH (S.AV.) İN METODUNA MUHALEFET ETMEKTİR..

 

 

‘’Eğer bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz,Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız işi Allah’a ve resulüne götürün’’[22]

 

’Senin Rabbine andolsunki onlar aralarında çıkan çekişmelerde seni hakem tayin edip,verdiğin hükme hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar’’

‘’Kim Resüle itaat ederse muhakkak ki Allah’a itaat etmiştir.’’[23]

 

‘’Allah’a ve resülüne itaat ediniz.umulur ki merhamet edilirsiniz’’[24]

 

Yüce Allah  kendine imanın ve ahiret gününe imanın gereği olarak tüm insanlıktan, resülüne itaati istemiştir.ve Resüle itaat edecek olanların yüce Allah’a itaat ettiklerini bildirmiştir..Yalnız Resüle itaat bazı sapkınların anladığı gibi helaya girerken,yatağa girerken,bıyık keserken vs gibi yerlerle yetinmek değil,bilakis resulün(s.a.v) din alanında yapmış olduğu tüm fiiliyatına tabi olmaktır.Ve bunun en başında dinin nasıl yayılacağı,nasıl bir metot izleneceği,nereden ve nasıl başlanılacağı gibi mevzular gelir.konumuzla ilgili olan kısma geçecek olursak;

 

Siyer kitaplarına bakıldığı zaman,Mekke döneminde peygamberimizin iki veya üç defa o günün parlamentosu olan darü’n nedveye çağırıldığı ve reddettiği herkesin malumudur.ve verdiği cevabın ilk sözü üzerinde düşünülmeye değerdir.’’ben bununla gönderilmedim’’.Evet peygamberimiz bununla gönderilmemişti.O Ebu Davut ve Ahmet’in rivayet ettikleri bir hadisinde ‘’Ben kıyametten önce sadece Allah’a ibadet edilsin ve şirk koşulmasın diye kılıçla gönderildim ve benim rızkım mızrağımın gölgesinde kılındı demiştir’’.Yani o şirk meclislerine girmek,onları oy  ve şakşakçılık yaparak desteklemekle değil,kılıç ile bu şirk merkezlerinin ortadan kaldırılması için mücadele vermek için gönderilmişti.

 

Bugün varolan parlamentolarla o günün darunnedvesi arasında ne fark vardır.Orda da Allah’ın kanunlarının dışında kanunlar ile hayat nizamı belirleniyor,bugünün şirk merkezi olan TBMM de.

 

Peygamberimiz (s.a.v.) bu kadar açık bir şekilde  bu parlamentoları reddetmesine rağmen,bugün verdiği oylarla kendi yerine vekil olarak başkalarını aynı mahiyetteki meclislere gönderen insan, acaba lisanı hali ile ne demek istiyor??veya peygamberimize ne kadar büyük bir muhalefet içerisinde olduğunu biliyor mu?Allah peygambere itaati emrettiği gibi,ona itaat etmeyenleri de küfür ve şirkle itham etmiştir.

 

‘’Deki Allah’a ve Resulüne itaat edin.Eğer yüz çevirirlerse Allah kafirler gurubunu sevmez’’[25]

 

’O resulün emrine muhalefet edenler kendilerine bir fitnenin ve elim verici azabın isabet etmesinden sakınsınlar.’’[26]

 

‘’Onlar Allah’a resülüne iman ettik ve itaat ettik derler.Sonra onlardan bir grup itaatten yüz çevirir.onlar iman etmiş değillerdir.’’[27]

 

 

6-)OY KULLANMAK İSLAMDAKİ CİHAD ANLAYIŞINA AYKIRIDIR.

 

Yüce Allah müminlerin güç sahibi oldukları dönemde cihadı farz kılmıştır.Evet şirkin var olduğu toplumlarda,şirk var oldukça cihat da vardır.

 

‘’Cihat sizin üzerinize farz kılındı FAKAT O SİZE SEVİMSİZDİR’’[28]

 

‘’Fitne(şirk) kalkıp,din sadece Allah’ın oluncaya dek onlarla savaşın’’[29]

 

Eğer müminler bu kuvvet ve imkanlara sahip değilseler,yüce Allah onları başıboş bırakmamış,ne yapmaları gerektiğini yine öğretmiştir.

 

‘’Gücünüz nispetinde onlara(kafir ve müşriklere) karşı kuvvet ve savaş atları hazırlayın.’’[30]

 

Bunun da mümkün olmadığı yerde,yani imkansızlıkların had safhaya ulaştığı yerlerde-ki bunun en güzel örneği Mekke dönemidir-davet istenmiştir.Tevhit ve şirkin anlatılması,dinin

Allah’tan indiği gibi insanlara ulaştırılması söz konusu olur.Peygamberimiz’ın (sav) mekkede yaptıkları gibi.Ama dikkat edilirse hiç bir aşamada şirki desteklemek,onlarla beraber çalışmak,onların çarkının dönmesi için oy vb usullerle onların yanında yer almak yoktur.İslam sürekli şirkin karşısındadır.ya silahla,ya davetle,hiçbirini yapamazsa dahi kalb ile kin besleyerek şirkin karşısındadır.[31]

 

Evet asıl konumuza dönecek olursak;acaba oy vererek şirk merkezlerine adam yollayan,buna razı olan ve Müslüman olduğunu iddia eden-İslam ondan oda İslam dan beridir_seçmen acaba Allah’ın şirk ve ehliyle mücadele merhalelerinden hangisindedir??yoksa hiçbirini yerine getirmediği gibi,şirkin devamı ve işlevi için oy kullanarak şirk ehlinin safında mı yer almaktadır.??

‘’SİZEDE ALLAHIN DIŞINDA İBADET ETTİKLERİNİZE DE YAZIKLAR OLSUN.AKLETMEZMİSİNİZ???[32].

 

7-)OY KULLANAN SEÇMEN OY VERDİĞİ MÜESESENİN TÜM SUÇLARINA ORTAKTIR.

 

Bilindiği gibi parti milletvekillerinden oluşur.Yönetimde söz sahibi olacak parti veya vekiller seçmenlerin oyları ile belirlenir.Bu şekilde demokrasilerde insanlar partiler arcılığıyla yönetimde söz sahibi olurlar.Bir başka deyimle verilen oy insanın vekalet vermesi gibidir.Zaten oy verilen şahsa milletvekili denir.yani oy veren seçmenlerin yönetimdeki vekili.

 

Vekil ne demektir?

 

Vekil insanın belirli veya genel bir konuda herhangi bir şahıs veya kuruma,kendi adına tasarruf hakkı vermesidir.İslam hukuku ve diğer beşeri hukuklarda vekalet veren insan,vekalet verdiği konuda,vekilinin yaptığı her tasarrufta pay sahibidir ve gelen sonuçlara katlanmak zorundadır.Bunun en güzel örneği peygamberimizin hayatıdır.Bir kavimle savaş yapmak istediği zaman,önce onları İslam’a davet ederdi.Yalnız bu daveti tüm kabile fertlerine değil,sadece yönetimde olan adama sunardı.Eğer kabul ederse savaşmaktan vazgeçilir,etmezse de o kavimle savaşılırdı.Buradan çıkan sonuç şudur:her kavim kendine razı olduğu yöneticinin tasarruflarından sorumludur.

 

Bu girişten sonra; varolan sistem de oy vererek kendine yönetimde vekil tayin eden seçmenin,verdiği vekalet aracılığıyla ortak olmuş olduğu suçlara bir göz atalım.Aynı zamanda bu bölüm önceki bölümlerin toplayıcısı ve özeti mahiyetinde olacaktır.

 

a-Kanun yapma ve Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeme

 YAZİNİN DEVAMİ
OY  KULLAN MANIN HÜKMÜ  MASA ÜSTUNE İNDİR   DOWNLOAD

 
Namaz Vakitleri
 
Veda Hutbesi
 
VEDA HUTBESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIM

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.


İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.


ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!


İNSANLAR!

Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!

Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.


MÜ'MİNLER!

Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.


İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.


İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.


İNSANLAR!

Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!

 


Image and video hosting by TinyPic

Pagerank Günde 5000 hit http://seyfulcihad.tr.gg/ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol